Bu yüzden beklemiyordun: yüksek sesle gülmek genetik bir etkiye sahip olabilir!

Film yeni bir komedi, bir arkadaşınızla sinemaya gidiyorsunuz ve bir sahnede komik bile bulmadığınız birçok insanın güldüğü garip görünüyor. Bize mizahın göreceli olduğunu ve insanların farklı nedenlerden dolayı farklı şeylere gülüştüğünü gösteriyor. Ek olarak, mizah söz konusu olduğunda, kahkaha türü de değişir: daha mütevazı bir şekilde gülenler, komik bir gerçek karşısında kendilerini kontrol etmeyenler ve gülüp dolaşanlar da var.

Yüksek sesle gülen tip değilseniz, bir şeyin yanlış olup olmadığını, gülen insanların abartılı olup olmadığını ya da komik olmayan huysuz biri olduğunuzu merak etmiş olabilirsiniz.

Bunun açıklaması genetik olarak görünüyor. Gerçek şu ki, bazı genlerin hayal ettiğimizden daha büyük sorumlulukları olduğu ve uykusuzluklar için nasıl alışveriş yaptığımızı ve hatta nasıl uyuduğumuzu etkileyebileceği. Profesör Keith A. Young hayatının 20 yılını genetiğin davranışımızı nasıl etkilediğini inceleyerek geçirdi.

Young'a göre, işlevleri bilimsel topluluk tarafından hala bilinmeyen en az 30.000 gen var. Profesör tarafından 20 yıldır çalışılan gen, 5-HTTLPR adıyla bilinen serotonin vericisidir. Serotonin, mizahtan sorumlu maddelerden biridir ve bu alanla olan bağlantısından dolayı, Young tarafından çalışılan gen, biriyle ne kadar komik olduğumuzla ilgili ilginç faktörleri ortaya çıkarabilir. Bu aynı gen, antidepresanların kullanımından da etkilenir.

İnsani gelişme ve sosyal politika profesörü Claudia Haase, "Psikolojinin en büyük gizemlerinden biri, bazı insanların neden duygusallaştığını ve diğerleri olmadığını" söyledi. Ona göre, önceki araştırmalar serotonin iletici gendeki spesifik bir varyasyonun negatif duygularla ilgili olduğunu ve depresyon ve endişe geliştirmeye yatkın insanlarda bulunduğunu göstermiştir.

Yeni çalışma ayrıca, bu genetik varyasyonun, sadece depresyonun değil, kahkaha ve kahkahayı da yoğunlaştırabileceğini, Haase'in açıkladığı gibi, mizahın bir tarafını değil, iyi şeyleri ve kötü şeyleri vurguladığını gösterdi.

Kısa bir alel olduğu için, birçok bilim adamı 5-HTTLPR'nin "kötü bir gen" olduğuna inanıyordu, ancak Young'ın dediği gibi, bu tür bir araştırma, bunun gibi eski moda kavramları açığa vuruyor.

Bu genin hem olumlu hem de olumsuz duyguları etkileyebileceğinin kanıtı, üç farklı gruba bölünmüş 336 kişiden oluşan bir deneyden sonra geldi.

İlkinde, genç yetişkinler Gary Larson'ın çizgi romanlarını gördü ve gazeteyi okudu. İkincisi, çeşitli yaşlardaki insanlar, çok eğlenceli olduğu düşünülen bir filmden sahneleri izledi. Üçüncüsü, orta yaşlı ve yaşlı kadınlar evlilikleri konusunda en az neyi sevdiklerini konuştular.

Araştırmacılar daha sonra her katılımcının tükürüğünü analiz ettiler, tıpkı deneyden alınan bir videoda kas gerginliği seviyelerini tanımlamak ve gerçek, zorla gülümsemeleri tanımlamak için birbirlerinin yüz ifadelerini yargılamalarına izin verildi. Sonunda, sonuç tatmin ediciydi ve kısa alelin hareketi katılımcılarda olumlu duygular uyandırdı.

Diğer araştırmalar, 20 yıllık bir evlilikten sonra, bu genetik varyasyonun önemli etkilere sahip olabileceğini göstermiştir. Bu genin oluşumundaki küçük farklılıklar, bir insanı evliliklerinin duygusal kalitesine daha fazla veya daha az duyarlı hale getirebilir.

Bütün bu bilgilerle Haase, bu genin diğer duyguları nasıl etkileyebileceğini gösteren yeni çalışmalar geliştirmeyi umuyor. Bu şekilde, örneğin, bazı insanların neden daha istikrarlı ve duygusal olarak konuşurken bazılarının neden çok fazla aşık olduğunu anlamak mümkün olacağına inanıyor. En abartılı ya da en ölçülenler arasında mısınız?